Çin takvimi, sadece geçen zamanı kaydeden bir araç değil, aynı zamanda güçlü bir öngörü sistemidir. Bu takvimin özelliği, zamanı belirten tüm birimlerin (yıl, ay, gün ve saat) beş element ile ifade edilmesidir. Çin Takvimi’nde zamanı gösteren her birim, yani her sütun, 2 element ile temsil edilir. Bu takvim sayesinde, belli bir zaman diliminde, hangi elementlerin etkili olduğunu görebilme imkanına sahip oluruz.
Herhangi bir zamanı, Çin takvimine göre yazmak istediğimizde toplam 4 sütun ve 8 elementten oluşan bir tablo ortaya çıkar. Altta yazılanlar yer hanesi, üsttekiler ise gök hanesi olarak geçer. Yer hanesindeki elementler aynı zamanda 12 Çin burcunu temsil eder. Gök hanesi için ise toplam 10 karakter vardır. 12 burç ve 10 gök elementi belli bir sıra takip eder ve belli bir kurala bağlı olarak alt alta yazılabilir.
10 gök elementi ve 12 yer elementinin birleşmesiyle oluşan ikili setler, Çin Takviminde 60’lık döngüler oluşturur. Bu şu anlama gelir; her 60 senede bir aynı yer ve gök elementi birleşir ve biz 60 senede bir aynı etkileri yaşarız. O yüzden bir senenin ruhunu anlamak için 60 ya da 120 sene öncesine bakarız, çünkü aynı elementler, elbette çağın gereklerine uyarak benzer olaylara yol açar! Çin takvimine sadece geçen zamanı kaydeden bir araç değil, aynı zamanda güçlü bir öngörü sistemi dememizin sebebi de budur.
Yer ve Gök Haneleri
Çin takvimi teknik olarak, Miladi Takvime benzer. Dünyanın Güneş etrafında dönüşünü esas alır; yani bir Güneş Takvimidir. Aynı Miladi Takvimde olduğu gibi 1 yıl 365,25 gündür. 12 ay ve 4 mevsim vardır. Ancak farkı yaratan, Çin Takviminin Miladi Takvim gibi 1 Ocak’ta değil 4 Şubatta başlıyor oluşudur. Çin yeniyılı her sene farklı bir tarihte kutlanır; çünkü ay takvimine göre hesaplanır. Ancak elementlerin, yani enerjinin değiştiği tarih her zaman 4 Şubat’tır.
31 Aralıkta kutlamaların ve yeni yıl atmosferinin tadını çıkarın; dileklerinizi, niyetlerinizi 4 Şubata saklayın derim hep; çünkü esas değişim bu tarih itibariyle gerçekleşiyor.
Dört mevsim tüm canlıların yaşam döngüsünü temsil eder. Çin Takvimi de mevsimleri baz alır. 4 mevsimi kapsayacak şekilde sene Şubat ayı ile başlar. Şubat baharın başlangıcıdır.
Şubat, Mart, Nisan ayları bahar, Mayıs, Haziran, Temmuz ayları yaz, Ağustos, Eylül, Ekim sonbahar ve nihayet Kasım, Aralık, Ocak kış mevsimini oluşturur. Mevsimler de elementlerle ifade edildiği için Çin Takvimi baharı temsil eden ağaç elementi ile başlamış olur. Yaz ateş elementi, sonbahar metal elementi ve kış mevsimi ise su elementi ile temsil edilir. Her mevsim döngüsü bir toprak ayı ile sona erer. Örneğin Şubat, Mart, Nisan beraber Bahar mevsimini oluştururken, Şubat ve Mart ayları ağaç elementi iken, Nisan ayı toprak elementidir. Bu sebeple toprak elementi, her mevsim sonunda 4 kez tekrarlanır. Dolayısıyla 2 ay ağaç, 2 ay ateş, 2 ay metal, 2 ay su ve her mevsim arasında gelen 4 toprak ayı ile Çin Takviminde 12 ayın tamamı elementlerle ifade edilmiş olur.
Baharla beraber doğadaki değişim, ağaç elementinin (enerjisinin) en güzel ifadesidir. Doğanın kendini yenilediği ve tekrar uyandığı bahar mevsiminin elementi ağaç; açılmayı, gelişmeyi, uyanışı, dayanıklılğı, sürekliliği ve yenilenmeyi temsil eder. Doğanın bir parçası olarak bizler için de daha dışa dönük olduğumuz, kendimizi daha fazla dışarı attığımız, açılıp, yenilendiğimiz bir dönemdir bahar zamanı. Artık şubat deyince bahar gelsin aklınıza. Nasıl ki bir anda akşam olmuyorsa, tabi ki 4 şubat deyince de bir anda bahar başlamıyor. Doğa acele etmeden, tatlı bir ritmde ilerliyor. Ağaç elementi ile temsil edilen şubat ayı baharın tomurcuklandığı aydır.
Ağaç yani bahar mevsiminden sonra ateş, yani yaz gelir. Ateş elementi, etrafa yaydığı sıcaklık ve ışığıyla oldukça canlı, güçlü ve dinamik bir enerjidir. Çin Takviminde de benzer şekilde yaz mevsiminin gelmesiyle güçlenen ateş elementi, tutkuyu, aşkı, neşeyi, optimizmi, aktiviteyi, hareketi ve başkaldırıyı temsil eder.İlk ateş ayı Mayıstır ve Mayıs ayları, tam da ateş elementinin bir tezahürü olarak hep başkaldırılara, ayaklanmalara ve değişimlere sahne olmuştur. Bizler de yine mevsimin ve elementin etkisiyle epey canlı ve aktif hissederiz.
Senenin ilk yarısı canlı, hareketli, aktiviteyi, açılmayı, genişlemeyi ve büyümeyi temsil eden ağaç ve ateş elementleriyle, enerjinin daha açık, aydınlık ve hareketli etkilerini yaşarız. Bu tam olarak yang enerjidir. Yani senenin ilk yarısı şubattan temmuza kadar devam eden mevsimsel döngüde, daha aktif, dışa dönük ve pozitif bir enerjiyi deneyimleriz.
Sonbahar, metal elementidir. Aynı doğadaki gibi biz de tekrar kendimize dönmeye başlarız. Yaza göre daha hüzünlü, daha ağır ve kapanan bir enerjiyi temsil eder metal elementi. Çin Takvimi burada da farklılaşır Miladi Takvimden ve sonbahar, ağustos ayı ile yine yavaş yavaş kendini göstermeye başlar.
Ama ağustosta hava çok sıcak nasıl sonbahar olur dediğinizi duyar gibiyim. Doğanın ritmini tekrar hatırlatmak isterim. Lao Tzu’nun şu sözleri çok güzel anlatır bu ritmi:
“Doğa acele etmez, yine de herşeyi tamamlar/başarır.”
Sonbahar hasat zamanı… Biz de tekrar kendimize dönmeye, açılıp saçılmaktan, derlenip toparlanmaya doğru çekiliriz.
Kış mevsimi ise su elementidir. Su elementi, hepimizi daha tedirgin, daha karamsar yapar. Çünkü su elementi korku duygusunu temsil eder. Doğa kış uykusuna geçmiştir. Bizler de daha fazla evimize kapanır, adeta baharı bekleriz. Çin Takviminde kasım ayı ile başlar kış yani su mevsimi. Kasım, aralık ve ocak ayları kışı oluştururken, sene, toprak elementi olan Ocak ayı ile tamamlanır. Şubat ile tekrar bahara kavuşuruz.
Senenin ikinci yarısında metal ve su elementleri ile daha çok içe dönmeyi, kapanmayı, karanlık olanı anlatan yin enerjiyi deneyimleriz.
Farkedeceğiniz üzere, mevsimler değiştikçe doğa nasıl değişiyorsa, aynısını biz de hayatlarımızda yaşıyoruz. Hayat hep bahar olmadığı gibi, hep kış da olmuyor. Çin Takvimini, doğanın döngülerine uyumlanmak adına bize çok derin ve sade bir yaklaşım sunuyor aslında. İşlerinizi Miladi takvime göre planlamaya devam ederken, bu kadim takvimi de, doğayla uyumlanmak için bir rehber olarak görebilirsiniz.